ABD-Rusya arasında Ukrayna’daki savaşın da ele alındığı görüşmelerde değişen jeopolitik denge nedeniyle Beyaz Saray’ın süreçten Ukrayna ile Avrupa’nın dışladığı yorumları yapılıyor.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Seriye Sezen, Ukrayna’nın “sürecin dışında kalmaktan” duyduğu rahatsızlığa ilişkin “ABD Başkanı Trump, Ukrayna lideri Zelenski’nin ne dediğine pek önem vermiyor. Zaten savaşta Zelenski’nin pazarlık gücünün olmadığı da biliniyor. Biden yönetimi döneminde ABD, Rusya’nın Çin kadar birincil tehdit unsuru olmadığının farkındaydı. Biden yönetimi, Pekin’e karşı Ukrayna işgalini de bahane göstererek Avrupa ile ittifak kurmaya yöneldi ve NATO’yu da Çin’i çevrelemek amacıyla kullandı. Avrupa da bu oyuna geldi” dedi.
Trump için de birinci hedefin Pekin olduğunu vurgulayan Sezen, “Ancak bu konuda daha farklı bir politika izleyecek. Avrupa’yı yanına alma ihtiyacı duymadığı gibi bu kıtanın savunmasındaki rolünü de üzerinden atması gereken bir yük olarak görüyor” diye konuştu.
‘1970’LERDEN FARKLI’
Çin’i yalnızlaştırma amacıyla ABD ve Rusya arasında bir yakınlaşma olasılığını güçlü gördüğünü dile getiren Sezen, “1971’de Nixon döneminde ne oldu? Dönemin ulusal güvenlik danışmanı Kissinger’ın katkısıyla ABD, Sovyetler Birliği’ni yalnızlaştırmak için Çin’e yaklaştı. O dönem Çin-Sovyet ilişkileri de sorunluydu. Soğuk Savaş’ın son döneminde Çin ile ABD’nin yakınlaştığını ve Pekin’in açılma politikasının Washington tarafından desteklendi. Ama bu, Çin’in ABD’nin bir numaralı rakibi haline gelmesiyle sonuçlandı. Dolayısıyla koşullar ve aktörlerin konumu 1970’lerden çok farklı. Bu kez tam tersi bir gelişme olabilir. ABD’nin küresel hegemonyasının önündeki asıl tehdit bu defa Çin. Barış anlaşması ile başlayan süreçle böyle bir yakınlaşma olasılığını güçlü” dedi.
More Stories
Donald Trump şimdi de başkenti değiştirmek istedi: Durmuyor
Beyoğlu’nda yangın: 1 kişinin cansız bedeni bulundu!
Karagöl Tabiat Parkı’nda Kar Yağışı